Kahvemin Keyfi

Merhabalar kahvesini içerken hüzünlenen baylar bayanlar. Bugünkü kitabımız sizi oldukça hüzünlendirecek Canan Tan'ın Çikolata Kaplı Hüzünler adlı kitabı. Açıkçası eskisi gibi kitap okuyamıyorum. Eskiden kitap okurdum, ya beğenirdim ya da beğenmezdim. Ama artık kahvemin keyfi adlı bir bloğum ve sayısının artmasını istediğim takipçilerim var. Kitap okurken bloğuma ne yazmalıyım ki takipçilerim  eksik veya yanlış bilgilendirmeyeyim diye düşünüyor saatlerce kafa patlatıyorum. Çikolata kaplı hüzünleri okumaya başladığımda hiç beğenmediğimi itiraf etmeliyim ama açıkçası ilerleyen sayfalarda bu kitabin Canan Tan'ın en iyi kitabı olduğunu düşünmeye başladığımı söylemeliyim. Kitabi özetlemek gerekirse kocası ölen Lütfiye hanım duvardaki çerçeveyi düzeltmeye çalışırken yere düşer ve kalçasını kırar. Yaşı da oldukça ilerlediği için artık tek başına yaşamasını istemeyen kızı annesinin kendisinin yanına taşınmasını ister ama Lütfiye hanım için evinden değil kızının atmasına veya birilerine...

Merhabalar görme engellilerin bir sürü şeyi yapamadıklarını düşünüyorken kahvemin keyfi sayesinde aslında bir sürü şeyi yapmakta sorun yaşamadıklarını öğrenen sevgili takipçilerim :) Bugünkü kitabımız Kör Öyküler. Herkesin okumasını hatta biraz ileri gideyim okullarda okunması zorunlu olmasını istediğim bir kitap kör öyküler. Çoğumuzun yanlış veya eksik bildiği şeyleri doğru bir şekilde anlatıyor. Kitaptaki öykülerin hiçbirinin kurmaca olmaması, aksine görme engelli kişilerin başına gelen olaylardan derlenmiş olması görme engelli kişilerle iletişim kurmada ne kadar büyük hatalar yaptığımızı gösteriyor. Dileğim bu kitabin çok satan kitaplar listesinde birinci sıraya çıkmasıdır.  

Merhabalar baylar bayanlar Kahvemin Keyfi ile güne güzel başlayanlar, bir uykusuz gece daha geçirdiğimi üzülerek değil aksine çok güzel kitaplar dinleme fırsatı bulduğum için sevinerek belirtmeliyim. Bunlardan biri de Canan Tan'ın Kelepçe adlı kitabı idi. Kadın mahkumların ceza evine giriş nedenlerini okuduğumuz kitap bizleri kah ağlatıp kah güldürüyor. Üvey kızına tecavüz eden kocasını öldürdüğü için ceza evine giren Sultan'ın hikayesi yürekleri dağlıyor dersem az bile söylemiş olurum. Siz en iyisi benim anlattığım kitap özetiyle yetinmeyin ve kitabı kendiniz okuyun. Kitabı demin de dediğim gibi kah gülerek kah ağlayarak ama çoğunlukla ağlayarak en azından burnunuzu çeke çeke okuyacaksınız. 

Merhabalar bugün sesli kitaplara birazcık ara verelim ve küçük yaşlarda beyin felci geçirdiği için ellerini ve ayaklarını kısıtlı şekilde kullanabilen bu nedenle de ağzıyla resim yapan, yaptığı resimlerle görenlerde şaşkınlık hayret takdir ve daha bir sürü güzel hissin doğmasına neden olan, güzelliğiyle olduğu kadar sempatikliğiyle de herkesi kendisine hayran bırakan sevgili kankam Selma Aman'dan bahsetmek istiyorum.  Kendisi o kadar güzel ki yaptığı resimlere mi kendisine mi bakacaksınız karar vermekte zorlanacağınıza eminim. Paşa ve Zeytin adlı iki erkek pisinin anneliğini yapıyor. Günün büyük bir kısmını resim yaparak geçirse de elbette sosyal olarak da pek aktifler kendileri. Hayatı doya doya yaşamaya özen gösteren kankam sıcacık gülümsemesi ile herkesi büyülüyor. En çok beğendiğimiz resimlerinden üçünü ekleyeceğiz ama kendi sayfasını takip ederseniz pişman olmazsınız diye düşünüyorum.  https://www.facebook.com/selmaaman.art/?r...

Bugünkü kitabımız Zülfü Livaneli'nin Arafat'ta Bir Çocuk adlı kitabı. Kitap otuz kırk yıl önce Almanya'ya giden ama bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen bir türlü entegre olamayan Türkleri konu ediyor. Yıllardır orada yaşıyor olmalarına rağmen ne Türkiye'deki gelenek ve göreneklerini koruyabilmiş ne de onların gelenek ve göreneklerini kabullenebilmişler. Bu yüzden de okulda mahallede kısaca çevresinde bulunan kişilerce dışlanan bir çocuk anlatılıyor kitapta. Ben size Almanya dedim ama aslında dışlanan çocuğun bulunduğu ülke belirtilmiyor. Sadece bir Avrupa ülkesi olduğunu düşünüyoruz. Ben bu sesli kitapları Getem'den dinliyorum sevgili kahvemin keyfi okurları. Keşke okumak istediğim tüm kitaplar olsa. Mesela uzun zaman önce okuduğum ama tekrar dinlemekten keyif alacağıma inandığım Mehmet Murat Somer'in Hop Çiki Yaya serisi olsa süper olurdu.

Sevgili  kahvemin keyfinin sıkı fıkı takipçileri iki günlük hafta sonu tatilini süper bir kitap okuyarak geçirdim. Hafta sonumun birazını bu kitabı okuyarak birazını da bu kitabı size nasıl anlatacağımı düşünerek geçirdim. Hangi kitaptır bu beni derin düşünmelere gark eden kitap... Zülfü Livaneli'nin Serenad adlı kitabından bahsediyorum. Bir iki yıl önce bir kere okumuş idim ama kahvemin keyfi ziyaretçileri öyle geçiştirilecek kişiler değil, bu nedenle bir kez daha okudum. Alman asıllı bir profesör ile üniversitede çalışan bir kadının karşılaştıkları anda yaşamaya başladıkları elektriklenme hikayesini bir solukta okuyoruz. Serenad dahil şimdiye kadar Zülfü Livaneli'nin dört kitabını okudum. Üzerinde en çok düşündüğü ve en çok araştırma yapıp çalıştığı kitabın bu olduğunu düşündüm. 60 yıllık bir aşk, Yahudi Soykırımı ve siyasi sorunlar derken beğendiğim kitaplar listesine girdi anlayacağınız.

Merhaba arkadaşlar, Kahvemin keyfinde sesli kitap ve filmler falan paylaşmayı planlamıştım ama bu kadar güzel bir haberi sizlerle paylaşmadan da duramayacağım. Beyin kanamasından sonra bazı hasarlar kaldı ve bunlar günlük yaşamımı bile kendi başıma sürdürmeme engel oluyor ve bu yüzden de asistanlık desteği için başvurduk. İlk olarak günlük 5 saatlik asistan desteği verildi ama malum Berlin büyük şehir. Yeterli olmadığı ve ben gerçekten tekrar faydalı bir şeyler yapmak istediğim için itirtaz ettik. Dün görüşmeyi yapan kadın bizi bir hayli zorladı. Hedeflerin ne dedi. Film çekmek istiyorum, kitap yazmak istiyorum deyince bunların hobi olduğunu ve hedef olmadığını söyledi. Ah be kadın demek ben dahil bir dünya insan boşuna okuyor bu mesleği. Ben Galatasaray Üniversitesi'nde 6 sene boşuna okumuşum.  Neyse sevgili arkadaşımız Bilal'in de kadına mantıklı ataklarıyla 8 ila 10 saat arasında kararsız kaldı. ama en az 8 anlayacağınız.  Yakında asistanlarım ile Berlin'de boy ...

Bugün sizlere belli bir sesli kitaptan değil de Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezinin kurucusu Mithat Alam'dan bahsedeceğim. Geçen yıl kaybettiğimiz rahmetli  Mithat Alam'ın  girişimiyle Boğaziçi Üniversitesinde bir film merkezi kuruldu ve bu merkez sayesinde görme engelli kişiler görme engelli olduklarını belgeleyen bir kimlikle merkeze başvurup bir şifre sahibi oluyorlar ve merkez bünyesinde bulunan binlerce sesli kitabı ve yüzlerce sesli betimlemeli filmi hiçbir ücret ödemeden izleyebiliyorlar. Sesli kitapları dinlemek ve sesli betimlemeli filmleri izlemek için İnternet erişiminin olması yeterli. Boğaziçi Üniversitesinin sık sık ilklere imza atmasına sanırım çoğumuz alışığız. Açıkçası geçen sene  Mithat Alam'ın  rahmetli olduğunu duyunca merkez kapanır veya çalışmaları durur diye korkmuştum ama Allah'tan korktuğum gibi olmadı.  Mithat Alam  Film Merkezi tam gaz devam ediyor her geçe...

Merhabalar Kahvesine keyif olarak bloğumu tercih edenler ;) Sekiz kitaplık küçük mucizeler dükkanı kitap serisinin eh idare eder şeklinde düşündüğüm bir kitabıydı Bir Yumak Mutluluk. Ama siz kahvemin keyfi takipçilerini eksik ve yanlış bilgilendirmek istemediğim için kitabı bir kez daha ve dikkatlice dinleyerek gözümden kaçan ayrıntıları yakaladım. Örneğin kız yüzme grubundaki sportif genç kızlara aşırı kiloları yüzünden dalga malzemesi olmak istemeyen ve bu nedenle kimseye görünmeden havuza giren ve yine aynı şekilde havuzdan kaçarcasına çıkan genç kızın yeni bir çevreye uyum sağlama ve arkadaş edinme mücadelesine tanık oluyoruz bir yumak mutlulukta. Elbette tuhafiye dükkanında tam hız devam ediyor hayat ve yeni bir kursla yüz yüze geliyoruz. Çorap örme kursu. Tahmin ediyorum çorabın genelde beş şişle örüldüğünü biliyorsunuzdur. Bu kursta etrafı plastik telle çevrili bir şiş sayesinde beş şişe gerek kalmadan tek şişle örmeyi öğreniyor kursiyerler. 

Dün gece hiç uyuyamadığımı belirtmeliyim. Normalde insanlar uykusuz olduklarında yorgun olurlar, ben uykusuz olduğumda saçma espriler yapıyorum. Bu gece neden hiç uyuyamadığıma gelince, ilk olarak: size küçük mucizeler dükkanı hakkında daha detaylı ve daha doğru bilgi verebilmek için :) yani ben görevimi ihmal etmiyorum ve sizlerden nasıl gittiğime dair yorumlar bekliyorum. Malum uzun zamandır yazmadığım için ilk başlarken ki acemiliğimi yaşıyorum. Neyse eskiden beri içimde var olan örme isteğini tekrar harekete geçirdi bu kitap. Hastalığımdan sonra da denedim örgü örmeyi ama bildiğiniz gibi beyin kanamam kafamın sağ ön tarafında olduğu için sol elimi iyi kullanamıyorum. Örgü örmek için de iki ele iki şişe ihtiyaç var. Bu kitabı okurken örme isteğim öyle bir arttı ki örme makinelerini araştırmaya başladım. Tek başıma kullanmam imkansızmış ama Allah kısmet ederse ilerde asistanım veya asistanlarım olursa bu maki neden birini alıp küçük mucizeler dükkanında anlatılan bebek battan...

Merhabalar Kahvemin Keyfi okuyucuları,  bugün sizlere 8 kitaplık bir seri olan Küçük Mucizeler Dükkanı adlı kitaptan bahsedeceğim. Kitapta geçen olaylar bende zaten eskiden az buçuk olan örme isteğini arttırdı. Kitabın baş karakteri iki kere kansere yakalanmış, ikisinde de mücadeleyi kazanmış, bunlar yetmezmiş gibi beyninde tümör ortaya çıkan bir kadının yünler sayesinde hayata tekrar tutunuşunu ele alıyor. Karakterimiz ilk önce bir tuhafiye dükkanı açar ve orada yün satmaya başlar. Oturduğu mahalledeki yenileme çalışmalarından dolayı dükkana pek gelen olmaz. Müşteri çekebilmek için bir örgü kursu vermeyi kararlaştırır. Bu kadın ve kurs öğrencileri etrafındaki ilişkileri konu edinen kitabın akıcı mı akıcı, son derece sürükleyici olan yazı dilini beğenmemek ne mümkün ;)

Merhabalar, Bugün dinlediğimde pek de keyif almadığım, hatta doğruyu söylemek gerekirse hiç beğenmediğim bir radyo tiyatrosundan bahsedeceğim. Adı Gelin olan eserin en sevmediğim kısmı kocanın karısının her söylendiğine kayıtsız şartsız inanması oldu. Elbette ki evlilikler güvene dayalı olmalı ama karısının sonu gelmez isteklerine dur demeli bir koca bence. Örneğin kaynanasıyla aynı evi paylaşan gelin üçkağıt ile evi kocasının üstüne yaptırır ve sonrasında evin satışı gerçekleştirilir. Koca eşinin sonu gelmez isteklerini karşılamak için çalıştığı devlet dairesinden zimmetine para geçirir ve sonrasında yakayı ele verince ceza evine girer.  https://www.youtube.com/watch?v=9fK7ob-MR4s

Sevgili Kahvemin Keyfi takipçileri bugüne kadar dinlediğim radyo tiyatrolarının en güzelini dinledim az önce. Uzun Dalga 171 Khz. Çoğu kişinin düşündüğü gibi körlerin bir köşede unutulup gidilmesinin yanlış olduğunu daha ziyade yararlı birtakım işlerde kullanılmasının hem bu körlere hem de topluma yararı dokunacağını gösteren bir radyo tiyatrosu. Herkesin bu oyunu dinlemesini isterim. Hatta bu oyun devlet okullarında zorunlu olarak bütün öğrencilere dinletilmeli bence.   https://www.youtube.com/watch?v=JoUQrBvBKBY

Bu yazımda adımı taşıyan bir radyo tiyatrosundan bahsedeceğim. Gerçekten çok beğendiğim bu tiyatroyu sadece adımı taşıdığı için büyük bir merak ve heyecanla dinledim. Bu radyo tiyatrosunda tahmin edeceğiniz gibi ana karakter 'Aydın'. Aydın toplumda yazılı kurallara olduğu kadar yazılı olmayan kurallara da takmış durumda. Toplumun daha iyiye gitmesi için uyulmayan gözardı edilen kuralların  gerekli olduğunu savunur. yaşadığı şehri daha yaşanabilir bir yer yapmak için gerek yetkili mercilere şikayetlerde bulunur gerekse kendi kanaatince uygun gördüğü düzenlemeleri yapar. https://www.youtube.com/watch?v=H_5Yg77yOL8

Sevgili Kahvemin Keyfi takipçileri, bugün size dinlemekten keyif aldığım bir radyo tiyatrosu olan Duble Kaynana'dan bahsedeceğim. Şaziye'nin  Ayfer adındaki kızı Erol ile evlidir ve Şaziye damadını canından bezdirir ve yaptığı her şeye bir kulp takar. Evin yardımcısını da sürekli eleştiren ve hiçbir işini beğenmeyen  Şaziye dünürüne gönlünü kaptırır. Sonunda evlenmeye karar veren çift bu sayede Şaziye'nin hem kızının hem de damadının kaynanası olmasına neden olurlar.