Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gez toz dinlen

Sevgili Kahvemin Keyfi takipçileri sürekli gezip tozduğum için pazar günümü dinlenerek geçirmenin en iyisi olacağına karar verdim. Boiler adlı Berlin'in tek eşcinsel saunasına bloğuma reklam vermek isteyip istemediklerini sormak dışında hiçbir şey yapmıyorum. Bugün You tube'den Tatlı Hayat ve Akasya Durağı dizilerine göz atıyorum ara sıra. Tembelin önde gideniyim yani bugün .

Onur Haftası

Bugün bahsetmek istediğim konu ise şu CSD olarak kısaltılan Onur Haftası etkinliklerine bu sene ilk defa katıldım. Müzik festivali gibi geçen gün aşırı derecede yağmur yağması nedeniyle beni hüsrana uğrattı. Müzik festivali gibi geçmesine rağmen politik mesaj içeren arabalar da mevcuttu. Örneğin Kamerun'da bir erkeğin bir erkeği veya bir kadının bir kadını açık alanda dudaktan öpmesi beş yıl hapis ile cezalandırılıyormuş. Bunu bugün öğrendim. Queer Amnesty, Cafe Ulrich, Eşcinsel Danışma Merkezi gibi kurum ve kuruluşların araçlarının da bulunduğu günde sanırım bu sene 58 tane araç vardı .

Sauna

Bu sıcaklar yetmezmiş gibi bir de üstüne para verip saunaya mı gidiyorsun diyenler Köln Berlin'den kat be kat küçük olmasına rağmen Köln'de beş tane eşcinsel saunası varmış. Berlin'de ise sadece bir tane var. Bugün Köln'den beni ziyarete gelen arkadaşım ve aynı zamanda asistanım olan Andreas ve Hendrık ile Boiler adlı Berlin'in tek eşcinsel saunasına gideceğim. Sauna öncesinde her cuma olduğu gibi eşcinsel danışma merkezine çay kahve içmeye gideceğim. Eskiden olsa kek yemeye derdim ama tatlıyı bıraktım. Bir süredir aşırı ve ciddi bir kilo verme yarışındayım. Ayıptır söylemesi 80.5 kiloya indim. Kaç kilodan indiğimi merak edenlere söyleyeyim 94 kilodan bu kiloya indim. Tatlıyı kesmek benim için oldukça zor oldu ama ne yalan söyleyeyim tek tük kaçamaklar yapıyorum. Eskiden yani rahatsızlığımdan önce bir çekmece dolusu atıştırmalığım vardı ve her canım çektiğinde üçer beşer düşünmeden hapur hupur mideme indiriyordum. Hastalığımdan sonra oldukça kilo aldığım için günde...

Lögopedi

Gezelim tozalım hiçbir şeyden geri kalmayalım tedavimizi de aksatmayalım sevgili kahvemin keyfi takipçileri. Bu yazıyı salı akşamı yazıyorum. Birkaç gündür sizleri ihmal ettiğimin farkındayım özür dilerim. Köln'den çok sevdiğim bir arkadaşım geldi ve dün yani pazartesi günü Cafe Ulrich'te engelli eşcinseller buluşması vardı. Bugün yani salı günü lögopedı yani konuşma terapim vardı. Terapiyi güzel konuşmama rağmen yüzümdeki bazı kasları kullanmadığım veya kullanamadığım için ben istedim. Terapistim de eşcinsel. Nereden mi biliyorum? İlk gittiğim gün 'Neden lögopedi ihtiyacı duydun, neden geldin?' dedi. Ben de 'Açık konuşacağım ben eşcinselim. Türkiye'de sevgilimle beraber yaşadığım evde bir anda beyin kanaması geçirdim. Kör oldum, altı ay konuşamadım falan filan... Bildiğiniz şeyleri ona da anlattım. Terapistin adı Karsten. Karsten'da eşcinsel dedi. :) Kendisi şef terapist ama sanki asker arkadaşımmış gibi muhabbet ediyoruz. Güzel konuştuğum için lögopediye ...

Cafe Ulrich 2

Sevgili kahvemin keyfi takipçileri cafe Ulrich'in oluşturduğu gruplardan bahsetmiştim. Bugün 35 yaş altı engelli eşcinseller grubu var. Ya benimle beraber dokuz ya da benim dışımda dokuz kişiler emin değilim. Konuşulan konular her buluşmada farklıymış. O günkü buluşmada ne hakkında konuşulmasını istiyorsanız öneriyormuşsunuz ve diğer katılımcılara cazip gelirse o konu hakkında fıkır yürütülüyormuş. Benim şu andaki konuşulmasını istediğim konu engellilerin partner bulmalarının neden engelsizlere göre daha zor olduğu .

Geleceğe Dair...

Tüm sevgili takipçilerim açıkçası birisiyle tanıştığımda kendimi yönetmen olarak tanıtmıyorum ama hepiniz değilse bile bir çoğunuzun bildiği üzere oldukça ses getiren iki tane kısa film çektim. Engellerimden dolayı bir sürü şeyi kendi başıma yapamadığım için film çekme olayını da bir süreliğine rafa kaldırdım ama film çekemesem de düşünmeyi bırakmadım. Daha çok benim hayatımı anlatan yani sağlıklı enerjik eli yüzü düzgün birisiyken geçirdiği beyin kanamasından dolayı bir sürü şeyini kaybeden dönüşüm adlı belgesel film, seks işçiliğinin ne kadar zor bir iş olduğunu anlatan kolaysa kendin yap ve engelli lgbtılerın de varlığını gösteren onların kulak ardı edilmelerinin yanlış olduğunu gösteren engelliyim ayol ölmedim çekmek istediğim filmler. Daha birkaç tane daha fikrim var da hepsini yazıp hiçbirini çekemezsem diye yazmamayı daha uygun buldum. İlk kör yönetmen olmak istemiştim ancak öğrendim ki birkaç tane kör yönetmen varmış. Ben de hayallerimi değiştirdim. Oldum olası Cannes film fes...

Motzstraβen Fest

Resim
Motz Sokağı ya da Motz Caddesi şenliği olarak adlandırabileceğimiz Motzstra β en Fest Cumartesi sabahı başlayıp pazar sabahı sona eriyor. Şenlik Almanya'nın en ünlü Lgbti sokak şenliklerinden biri olduğu için çok büyük bir beklentiyle gittiğim. Çoğunlukla hatta sadece azma, coşma, yeme, içme üzerine kuruluydu Bir sürü derneğin ve kuruluşun standının bulunduğu şenlikte, Eşcinsel Danışma Merkezinin ve Cafe Ulrich'in de standları bulunuyordu. Şenliğin en üzücü yanı çok yağmurlu bir günde gerçekleşmiş olmasıydı ama yağmur yağsın ya da yağmasın çok gereksiz bir şenlik olarak geldi bana.  İçinde şenlik kelimesi var diye fiyatlar almış başını gitmiş. Markette seksen - doksan cente alabileceğiniz şişe bira orada 3,50  €  satılıyor. Bildiğiniz adam kazıklamaca yani. H er sene yapılan bu şenliğe sanırım ilk ve son kez gittim   http://www.stadtfest.berlin/tr/index.html

Aha

Cuma akşamı gittiğim aha adlı gece kulübündeki yaramaz partinin nasıl geçtiğini anlatayım diye düşündüm size. Ama inanın hayatımın en uslu gecelerinden biriydi. Sadece üç adamla flört ettim. Biri Amerika Seattle'dan gelen matematik öğretmeni Douglas emmi. Filmler ilgi alanıma girdiği için kendisine Michael Douglas'ın The Game adlı filminden bahsettim. İkinci flört ettiğim adam Pelix adlı sosyal hizmetler görevlisi idi. Üçüncüyü unuttum. Demek ki çok da beğenmemişim. Laf olsun diye flört etmişim galiba. Her ayın ikinci cuması olan bu partide çok mu çok eğlendim. Uslu durduğuma inanmayanlara kötü bir haberim var bana inanmamaya devam ederseniz sizi Ajdar'a şikayet ederim hahahaha

Ağrı Terapisi

Sevgili kahvemin keyfi takipçileri bugün ağrı terapisine gittim. Kalçam bir süredir ağrıyor. Böbreklerime zarar vereceğini düşündüğüm için ağrı kesici ilaç almaktan da ödüm patlıyor. O yüzden dayanabildiğim sürece ilaçsız idare etmeye çalışıyorum. Ağrı terapisti bana ağrı kesicinin böbreklere bu kadar kolay zarar vermeyeceğini, çekinmeden zorda kaldığımda ilaç kullanabileceğimi söyledi. Ama insanların görme engelliyim diye bana gerizekalı muamelesi yapmalarından gerçekten sıkıldım. Terapistin aksanlı Almancasından dolayı dediklerini anlamıyordum. Bir soru sordu ve ben anlamadım deyince yüksek sesle anlatmaya başladı. Ben de kendisine 'Duymadım demedim, anlamadım. Lütfen yavaş konuşun.' demek zorunda kaldım. Neyse sonuçta artık sürekli ağrı çekmeme gerek olmadığını ve ilaç kullanabileceğimi öğrendim. Bu bana gerçekten iyi geldi. İki hafta sonra kapsamlı bir kalça muayenesi yapılacak ve ben bunun için çok mutluyum. Bu muayeneden sonra neler yapmamız gerektiği konusunda karar alı...

Cafe Ulrich

Bugün eşcinsel   danışma merkezinde kahvaltıya katıldım. Sonra Cafe Ulrich'te patates salatası ve tadı sosise benzeyen leber k ä se yedim. Bu arada Cafe Ulrich bir derneğin bünyesinde olan bir cafe ve bu nedenle de bir sürü farklı etkinlik grubu oluşturmuşlar. Örneğin yaratıcı yazarlık grubu   var. Katılmak istedim ama ne yazık ki sadece kadınlara yönelikmiş. Seramik grubu var, ona katılmak istiyorum. Su sporu grubu var ve ona da katılmak istiyorum. Grupların bazıları katılımcı sayısı az olması nedeniyle açılmayabilirmiş. Benim katılmak istediklerim açılsın yeter. Ayol Cafe   Ulrich bir dernek cafesi olduğu için fiyatlar aşırı derecede ucuz. Örneğin süper mi süper bir kahvaltıyı iki Euro'ya yemek mümkün. Almanya için iki Euro oldukça ucuz. Cafe Ulrich Berlin'in Schöneberg   semtinde yer alan çok güzel aktiviteleri de bulunan oldukça uygun olan bir cafe. O kadar sık gidiyorum ki oraya yakında beni onur konuğu ilan edecekler.

Prinzknecht

Kahvemin keyfi cinsel yönelimlere özgürlük günleri başladı. Cinsel yönelimim çoğunuzun bildiği üzere heteroseksüellik değil. Arasıra kendim gibi insanlarla iletişimde olmak bana iyi geliyor. O yüzden sık sık gey barlara, gey cafelere vs gidiyorum. Dün Prinzknecht adlı bara gittim. Bir İngilizce öğretmeniyle tanıştım. Büyük Britanya'dan Berlin'e gelmiş. Adamla flört ettiğimi zannederken iki tane sevgilisi olduğunu öğrendim. İki sevgili birbirinden habersizmiş. James adlı bu beyefendinin iki adet dil okulu varmış. İş ve işçi bulma kurumu calışmak isteyenlerin Almanca bilmesini zorunlu tuttuğu için büyük ablam Neslihan şakır şakır Almanca konuştuğu halde dil okuluna gidiyor. Kendisine ablamın da oraya gitme imkanının olup olmadığını sordum. Çok küçük bir dil okulu olduğu için kurum öğrencilerin ücretini karşılamıyormuş. Benim için bin bir fedakarlıkta bulunan ablama bir faydam dokunsun diye uğraştım, beceremedim. Sevgili İngilizce öğretmeni James'in müzikle uğraştığını yazmay...

Dragqueen

Gezmelere doyamam amannn basma da fistan giyemem amannnn sevgili kahvemin keyfini benim gibi gezip tozarak artıran takipçilerim. Evvelki aksam Neuköln'de evime yaklaşık bir saat uzaklıktaki bir mekanda Dragqueen Show vardı. Ben bu şovun Huysuz Virjin'in şovu gibi olduğunu sanarak yani kendimi öyle bir beklenti içine sokarak gittim. Demek istediğim interaktif bir gösteri beklentisi içindeydim. Nedenini bilmediğim bir şekilde daha çok, hatta sadece travesti ablaların şarkı söylediği bir küçük konserdi diyebilirim. Fakat mekandaki en sevdiğim şey, içkiler de dahil olmak üzere hiçbir şeyin parayla satılmıyor olmasıydı. Bir bağış kutusu vardı ve içeceğinizi alırken gönlünüzden ne koparsa o kadar para koyuyordunuz. Giriş parası da verilmeyen geceye sanırım birbirini tanıyan travestiler katılıyor. Çünkü ne zaman bir travesti abla şarkısını bitirip sahneden inse arkasından ismiyle tezahüratlar yükseliyordu.

Açık Sahne

Kahvesini içerken kültür sanat turlarına merak salanlar. Bugünkü yazım Açık Sahne adlı etkinlikle ilgili. Daha çok güzel sesli kişilerin seslerinin güzelliğini ortaya koyabilmeleri amacıyla ayda bir kere Berlin'in birkaç farklı mekanında düzenlenen, şarkı söylemeyi veya bir enstrüman çalmayı becerebilen kişilerin kimi zaman ünlü olmak, kimi zaman ise sadece eserlerini duyurmak amacıyla katıldığı bu gecelere Açık Sahne deniyor. Şarkı söylemenin dışında taklit yapmak, hikaye anlatıcılığı gibi şeylere de rastlamak mümkün. Ama daha çok şarkı söylemek üzerine olan bu gecelere bazen menajerler de geliyormuş ki asıl hedeflenen kesim de bu kişiler elbette. Bürokratik işlerimle ilgilenen asistanımla beraber katıldığımız bu organizasyondan her seferinde keyif almış olarak dönüyorum. 

Seminer mi Tatil mi?

Her yıl Göttingen'de yapılan beş gün dört gece süren engelli eşcinseller seminerinden bu yıl 14 Haziran-18 Haziran tarihlerindeydi. Ay seminer deyince sabahtan aksama kadar sıkıcı konuların konuşulduğu toplantılar geliyor değil mi aklınıza :) Çoook mu çooook eğlendim ve bir o kadar da bilgi tazeleme, depolama çalışması yaptım. Engellerin çeşitliliğinin konuşulduğu seminerde bir engelli ile başka bir engeli olan kişinin beraber olup olamayacağı, ne gibi faydaları ve zararları olacağı tartışıldı. Görme engelli olmanın nasıl bir engel olduğunu anlamaları için katılımcılara beyaz baston kullandırıldı. Yürüme engelli olmanın nasıl bir engel olduğunun anlaşılması için de katılımcılar tekerlekli sandalyeye oturtuldu ve seminerin yapıldığı binanın çevresinde gezinti yaptırıldı. Yıllar önce gören biriyken izlediğim Kelebek ve Dalgıç Giysisi adlı filmle aynı adı taşıyan, filmin kitabı olduğunu öğrendim. Bu kitabın okuması yapıldı. 'Ein Mann der Fält' yani 'Düşen Bir Adam' ad...

Ufak Bir Değişiklik

Merhaba arkadaşlar,  bloğumda ufak bir değişiklik yapmaya karar verdim. Sesli kitaplarla ilgili fikirlerimi paylaştığım bloğumu gündelik yaşam şeklinde değiştirmeyi uygun buldum. Çünkü ya sesli kitap dinlemekten sıkıldım ya da dinlediğim kitapları doğru şekilde anlamıyorum çünkü dinlediğim sesli kitaplarla ilgili doğru ve güzel yorumlarda bulunmadığımı farkettim. Umarım bloğumdaki bu değişiklik sizleri hayal kırıklığına uğratmaz. Bundan sonra bloğumda günlerimin nasıl geçtiğine dair yazılar okuyacaksınız.  Hayatımda yer aldığınız için teşekkür ederim. Sevgiler...