Kayıtlar

Ağustos, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sıkıcı ama gerekli

Kahvemin keyfinin fevkaladenin fevkindeki takipçileri. Dün bütün asistanlarımın katılmasının şart olduğu ve ayda bir kez yapmamız gerekli olan ekip toplantısı vardı. Açıkçası engelli mengelli ama bir sürü asistanı var da herif ekip toplantısı yapıyor diye imrenenlere duyurayım toplantı çok sıkıcı geçiyor. Toplantının ana konusu gelecek ay bir arkadaşını ziyaret etmek için başka bir şehre gidecek olan annemin yokluğunda yalnız kalmam için saat ayarlaması yapıldı ve elbette annemin ilgilendiği ilaç, yemek falan fişman konuşuldu. İlaçları sürekli aldığım ve de hayatım boyunca almam gerektiği için aksatmamaya çalışıyorum. O yüzden annem ilaçları nasıl ne şekilde alacağım konusunda açıklama yaptı. 

İltifat olarak kabul ettim :)

Resim
Kahvemin keyfinde sizlerle hoş bir anımı paylaşmak istiyorum. Goslar'dan Berlin'e geldiğimiz bir seferde, bu arada trenle gidiyoruz çünkü Almanya'da trenle ulaşım çok yaygın ve tekerlekli sandalye kullanıcısı olmanız sorun değil, enteresan bir yolculuk geçirdik. Neyse sadede gelelim sık sık insanlara adlarını sorduğumu biliyorsunuz. Bir kadın vardı benim annemle yolculuk ettiğim vagonda. Adını sordum. Bir de küçük bir kız çocuğu, onun kızı olup olmadığını sordum. Onun kızı olduğunu söyledi. Kızla muhabbet etmeye başladım. Önce adını sordum. Kimberley'miş. Daha sonra yaşını sordum. Üç buçuk yaşındaki Kimberley sık sık elbisem çok güzel bak deyip bana elbisesini gösteriyordu. Ağabey kör elbiseni göremez denen küçük kız hepimizi güldüren cevabı sayesinde günümün çok güzel geçmesini sağladı. Hala ara ara keşke tekrar karşılaşsam Kimberley ile dediğim küçük kızın cevabı şuydu: Ama gözleri tıpkı bir ayı gibi bakıyor. 

Herşey sağlık için...

Eskiden sık sık başım ağrıyordu. Annem doktora git oğlum doktora git oğlum deyip duruyordu. Yok bugün çok işim var, yok bugün çok ağrımıyor deyip durdum. Sonra inanılmaz şekilde değişti hayatım. O yüzden artık geç olsa da sağlık söz konusu olduğunda çok önem veriyor ve randevularımı asla aksatmıyorum. Her üç ayda bir düzenli olarak gittiğim nörolog randevumda doktor her şeyin yolunda olduğunu söyledi ve ilaçlarımdan birinin dozajında hatırı sayılır bir indirim yaptı. Kilo vermemi zorlaştıran bu ilacın dozajı azaldığı için artık daha kolay kilo vereceğimi umuyorum. 

Arkadaşlar...

Hayat eş dostlarla güzel bence sevgili kahvemin keyfi takipçileri. Geçen hafta Cumartesi belki on yıldır belki daha uzun bir süredir tanıdığım HDP Eskişehir Milletvekili adayı Barış Sulu ve Öteki Erkekler kitabının yazarı Aras Güngör ile Hermannplatz adlı Cafe'de buluştum.  Havanın güzel olmasını fırsat bilip dışarıda oturduğum gün ile ilgili bir gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum. Barış Sulu ile çok önceden tanışıyoruz ama kendisi de benim gibi Berlin'e taşındığından beri daha samimiyiz. Bugün Aras kendi yazdığı Öteki Erkekler adlı kitabı okumaya başladı bana. Daha sadece giriş bölümünü dinlediğim kitap çok hoşuma gitti. Sanırım Barış ve Aras'la sık sık buluşmalıyım ki kitabı bitirebileyim :)) yoksa sadece rüyamda bitirebilirim. Bu arada Öteki Erkekler kitabını Getem'e seslendirmek isteyen olursa çok teşekkür edeceğim ;)

Tatlı mıyım ne??

Resim
Bugün İngiltere Londra'dan Berlin'e yerleşen asistanım Max ile Kreuzberg'te bulunan Süd Bloc k'a gittim.  Denizden babam çıksa yerim der ya bazıları ben de deniz mahsullerini o kadar çok seviyorum ama sanırım babam çıksa yemem :) Kılçıkları var babamın. ;) Şaka bir yana yine Kalamar yedim ve yine bayıldım.  Birkaç ay önce ilk asistanım Marcus ile oraya gitmiş ve Kınay adlı çok tatlı bir hanımla tanışmıştım. Bildiğim kadarıyla mutfakta çalışıyor kendisi. Yani ben öyle sanıyordum. Öyleymiş ama ben eksik biliyormuşum. Tatlıları bu Kınay adlı datlı mı datlı abla hazırlıyormuş. Beni çok sevmiş olacak ki bugün yarına hazırladığı halde sütlaç yememe sesini çıkarmadı ve sonradan asistanımdan öğrendiğime göre sütlacı hesaba katmamış. Sevecen ve sevimli olmamın meyvelerini topluyorum galiba;)))

Germensdorf

Resim
Yiyelim içelim bol bol güzel kahvaltılar edelim. Size süpsüper bir haberim var. Germensdorf'ta bulunan Dinopark'a gittik.    Gölde yüzen ördeklerden tutun korkak korkak dolanan ceylanlara kadar bir sürü hayvan vardı. Serbestçe dolaşan ceylanların arasında gezinmek, onlara yem vermek ve sevebilmek çok keyifliydi. Ceylanların ürkekliği anlatılır hep. Gerçek olduğu ise kesin. Korkularından elinizden yem almaya bile çekinen sevimli şeylere sözden anlayacak yaşta olduğunu düşündüğüm, annesinin adam gibi müdahale etmemesi sebebiyle ceylanları kovalayan çocuk yüzünden ve köpeğinin tasmasını tutmaktan aciz ama küçücük bir çocuğa bağırmaya çekinmeyen uyuz ve de huysuz teyze yüzünden yem verme keyfim yarım kaldı. Ama günün geri kalanı süperdi.  Çok yorulduk çünkü oldukça uzun bir yoldu. Gün boyunca parkı gezmek de cabası :) Ama gerçekten çok keyif aldık. 

Yine yeni yeniden...

Resim
Takipçilerimi sevindirecek bir haber vereyim. Bildiğiniz gibi bendeniz iki tane birbirinden enteresan konulu iki kısa film çektim ve simdi de bir başka belgesel filme imza atmak istiyorum. Belgeselin ana karakterinin ben olmasını planlıyoruz ama ana tema olarak engellileri mi, eşcinselleri mi, engelli eşcinselleri mi yoksa geçirdiğim rahatsızlığı mı ele alalım ona tam karar vereme dik. Bizi yorumlarınızla aydınlatırsanız sevinirim. https://www.youtube.com/watch?v=73061YhLg68 https://www.youtube.com/watch?v=EAmld-rpfLA

Canım Kankam

Bilin bakalım geçen gün nereye gittim. Kankam yazısında bahsettiğim ağız ressamı kankam Selma Aman'ın Kreuzberg'teki evine misafirliğe gittim. Ay görmeyeli daha da güzelleşmiş ayol ve bugün annemin çok beğendiği Selma Aman imzası taşıyan yağmurlu havada şemsiye tutan küçük kız çocuğu resmini de aldık. Çok şanslıyım annem resmi benim odamın duvarına asacakmış . :)))

Cafe Peri

Pazara gittim bir tane eve geldim bin tane. Sevgili kahvemin keyfini büyük bir istek merak ve sevinçle takip eden takipçilerim bugün Schöneberg'te bulunan, içeride ve dışarıda oldukça geniş oturma yerleri olan Cafe'de sizi eski ve yeni popüler Türkçe şarkılar kucaklıyor. Eski Sezen Aksu, Barış Manço şarkılarının yanı sıra yeni çıkmış olan ve pek tutulan şarkıların da çaldığı Cafe Peri'de sadece Türkiye kökenli değil başka kökenli çalışanlar da mevcut. Sigara içenlerin unutulmadığı rahat rahat kimseyi rahatsız etmeden sigara içebilmeleri için özel bir odaları bile olan Cafe Peri'de maalesef çocuklar unutulmuş. Çocukların oynayabilecekleri bir alanın bulunmadığı mekanın bir başka sorunu da yoğunluktan dolayı servisin çok geç olması. Yeni yeni insanlarla tanışmayı çok sevdiğim ve insanlara sık sık adlarını sorduğum için servis görevlisi Havva Hanımı ve Cafe Peri'nin sahibi Enver Bey'i tanıma fırsatı buldum. Kahvaltıda kaymak bile vardı dersem çok mu ayıp et...

Süd Blok

Bugün sizlere Süd Blok adlı çok lüks ve de çok pahalı da olmayan ama Berlin'in en fazla bilinen restoranı hakkında yazmak istiyorum. Süd Blok benim çok sık değil ama çok severek gittiğim bir restoran. Süd Blok'un en kötü yanı bize uzak olması ama bu Süd Blok'un suçu değil tabi :) Bizim ev hemen her yere uzak. Bu mekandaki en sevdiğim şey ise cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımı olmaması. Örneğin tuvaletler kadın erkek şeklinde ayrılmıyor. Çalışanlarının arasında trans bireyler de olan Süd Blok'a gitmenizi kesinlikle tavsiye ederim.

Yine asistan görüşmeleri

Bugün 3 Ağustos Perşembe. Bugün Cafe Ulrich'e gitmek yerine Thoben Cafe'de kahvaltı yaptım. Çünkü Ulrich evimize oldukça uzak ve bugün asistanlık görüşmem olduğundan ve vakitlice evde olmamın iyi olacağını düşündüğümden yakın bir yer tercih ettim. Orası oldukça ucuz ama açıkçası oradaki kahvaltı pek o kadar lezzetli değil. Bugünkü iki asistanlık görüşmem de çok olumlu geçti. Biri Londra'dan Berlin'e yerleşmiş, sanat okuyor, gitar çalıyor ve benden beş yaş küçük. Diğerinin adı Paul. O da benden üç yaş küçük. Enerji veren uyuşturuculardan kullandığı için rehabilitasyona gitmesi gerekiyormuş. Onunla da rehabilitasyona gitmeden bir kafede buluşmaya ve rehabilitasyondan sonra duruma bakmaya çalışıp çalışamayacağına bakmaya karar verdik .

Yeni insanlar yeni hayatlar...

Hep aynı yerlere gittiğimi bu yüzden de hayatımın sıkıcı geçtiğini düşünenlere sesleniyorum. Bazen hayatımı aynı yerlere giderek kendim sıkıcı hale getiriyor olabilirim ama sürekli yeni insanlarla tanışarak hayatıma renk kattığımı düşünüyorum. Bugün hemen her çarşamba olduğu gibi eşcinsel danışma merkezine kahvaltıya gittim. Bugün ilk defa gelen üç ya da dört kişiyle tanıştım. Birinin üç çocuğu varmış. Almanya'da da bu durum çok sık yaşanıyor. Örnek vereyim: Erkeklerden hoşlanan ve erkeklerle beraber olan bir sürü yetişkin erkek bu hissin geçici bir histen ibaret olduğunu düşünerek kadınlarla evlenip çocuk sahibi olup bu hissin geçici bir şey olmadığını anlayınca çevrelerine eşcinsel olduğunu açıklıyorlar. Tabii çocuklar da eş de dumur oluyorlar. Bugün tanıştığım Heit isimli efendinin mesleği asla yapmak istemediğim bir meslek. Kendisi anladığım kadarıyla hacız memuruymuş. Almanya lgbtılere Türkiye'ye göre çok daha ileri görüşlü olsa da hala çevresine açılamayan ya da hislerin...

Kalça muayenesi

Yemekte salça sorunlu kalça ay  yoğun bakımda kalırken aşırı derecede kireçlenen kalçam bir süredir ağrıyor ve bugün kapsamlı bir kalça muayenesi yapılacağı için çok mutlu ve heyecanlıyım. Protez takılması lazım der diye de bir o kadar korkuyorum.

Fizyoterapistlerim

Terapi terapi nereye kadar ayol. Bugün yine hasta jimnastiğim vardı. Hani herkesin yarım saat yapıp da fizyoterapistlerin bende potansiyel gördükleri için çifte seans, yani bir saat yaptıkları jimnastik. Sanırım benim iki fizyoterapistim var. Biri Dana. Benden bir yaş küçük olan işini çok iyi yapsa da çok çok çok çok çok fazla yorduğu için pek memnun olmadığım, diğeri ise daha çok masaj ağırlıklı olan Alex abla. Ama benim size vermek istediğim çok daha güzel bir haber var. Aylardır kalçam ağrıyordu. Çok şükür yarın kapsamlı bir kalça muayenesi yapılacak. Dilerim protez takılması lazım demezler. Çünkü ameliyattan ödüm patlıyor, narkoz alıp gerçekleştirmek istediklerimi gerçekleştiremeden ölmekten, yani uyuyup bir daha uyanamamaktan korkuyorum. Bloğuma reklam almadan ölmek, annemle çok istediğimiz belgesel filmi çekemeden ölmek gibi kimi yerli kimi yersiz korkularım var. Bir sevgilimin olmaması da korkularımdan birisi. 

Asistanın ardından...

Pazar günü Berlin kavur kavur kavrulurken ne yapılır? Kolsuz t-shirt giyilir dinlenilir. Cuma günü yaşanılan asistan şoku atlatılmaya çalışılır. En çok sevdiğimiz asistanın foyası ortaya çıktı. İşten çıkarılmayı planladığını anladık. Çünkü kendisi işten çıkınca iş ve işçi bulma kurumu 3 ay ceza olarak ödeme yapmayacakmış. Bizim işten çıkarmamız durumunda ise kesinti mesinti, ceza meza olmayacakmış. Bu nedenle tam da ekip toplantısı yapılan gün kavga çıkardı ki aslında kavga da denilemez; bağırdı çağırdı ve iftiralar attı; bunu da herkesin önünde yaptı ki şovu tutsun ve biz onu kovabilelim. İki ay boyunca arkadaş gibi davranması falan hep tiyatroymuş en çok ona yanıyorum. :(

Üzgünüm...

Her şey her zaman güllük gülistanlık olmuyor maalesef :( İşini en güzel yaptığını düşündüğüm ve en çok sevdiğim asistanımla dün kavga ettik. Bize hakaretler savuran asistanımın iş mahkemesine gitme ihtimalini göz önünde bulundurarak bu yazıyı son derece dikkatli bir şekilde yazmaya gayret ediyorum. Aksi takdirde kendisi bana hakaret davası açabilir. Halbuki bildiğim en kötü laf salak. Daha ayıbını daha kötüsünü bilmem de kullanmam da. Ama salak da demedim. En kötü bildiğim laf olduğunu söylemek için yazdım. Yani onun salak olduğunu ima etmedim yanlış anlamayın .

rgueer handicap be

Gönüllü işlere merak saldım ayol sevgili kahvemin keyfi takipçileri. Rahatsızlığımdan önce kimi gönüllü kimi kapitalist bazı faaliyetlerde bulundum. Örneğin gönüllü olarak haftada bir Lambda İstanbul'da mekan nöbetçiliği yaptım. Uzun süredir ise ne gönüllü ne de kapitalist pek fazla faaliyetim olmuyordu. Asistanlarım olduğundan beri çok daha fazla geziyor, çok daha fazla dışarı çıkıyorum. E hayat gezme tozma ile geçmez diyerek planetromeo adlı lgbtı arkadaşlık sitesinde engelli eşcinseller derneği queer handıcap'in Berlin grubunu kurduk. Adı rqueer handicap be olan grup ile gönüllü faaliyetlerime kaldığım yerden devam etmek istiyorum. rqueer handicap be adlı grubu kurmamızın amacı benim gibi engelli olan ve Berlin'de yaşayan lgbtılerın iletişim kurabilmelerini, birbirleriyle kimi zaman problemlerini, kimi zaman da sevinçlerini paylaşabilmelerini sağlamak. Umarım bugün kurduğumuz grubu aktif bir şekilde sürdürürüz.